Blog,  Kültür-Sanat,  Yazılar

Romeo ve Juliet // Türkiye ve Yunanistan

Türk Yunan ortak yapımı Romeo ve Juliet oyunu Ankara’da fırtına gibi esti! Prömiyerinden itibaren kapalı gişe, hatta kapalı merdiven (salonda merdivenler bile doluydu) oynayan oyunu dördüncü gününde izleme şansım oldu. Peki bu oyunu farklı kılan nedir; yorumlarım neler, sizler için yazdım!

Cüneyt Gökçer Sahnesi‘nde sergilenen Romeo ve Juliet’i herkes gibi ben de büyük bir heyecanla ve merakla izlemeye gittim. İyi ki de gitmişim! İki düşman ailenin aşkını konu alan ve bu çerçevede pek çok insani, sosyal, ahlaki konuyu da eleştiren kült bir oyunu yıllardır dünya sahnesinde birbiriyle çekişmeye zorlanan Türkiye ve Yunanistan’ın sahnelemiş olması çok yaratıcı bir fikir olmuş. Capulet ailesi Yunan, Montague ailesi ise Türk oyuncular tarafından canlandırılıyor. Oyun girişinde verilen mesaj, oyun boyunca gerek dans gerek müzikle seyirciye hissettirilen eşitlik duygusu oyunun amacına ulaştığını gösteriyor bence.

Müzik, dans ve kostüm özelinde modernize edilmiş oyun yüksek dinamizmle başlıyor. Tüm oyunla ilgili iki temel eleştirim olabilir, bunlardan ilki; ilk perdede kullanılan modernize anlatım ikinci perdede ve oyun sonuna doğru kayboluyor ve hemen hemen klasiğe dönüyor. Başlangıçtaki gibi bir yorumla da sonlandırılabilirdi diye düşünüyorum. İkinci naçizane eleştirim ise Romeo ve Juliet’i canlandıran sanatçıları biraz lezzetsiz buldum diyebilirim. Yanlış anlaşılmasın, ikisi de çok başarılıydı, harika oyun sergilediler, ama sanki tarif edemediğim bir eksiklik vardı. Bunun sebebi diğer oyuncuların yüksek enerjisi ve oyun boyunca herkesin ayrı ayrı star oluşuydu belki de.

Müthiş Sahne, Muhteşem Hazırlık, 

Sahne dekoru çok sade hazırlanmış, fakat bu sadeliğin içine gizlenmiş bir dinamizm var. Sahnenin ortasında dev bir dekor var ve bu dekor 360 derece dönerek, aynı zamanda şekil değiştirerek oyun boyunca her sahneye uyum sağlıyor. Tabi ki dekorun hareket etmesi ve şekil değiştirmesi oyuncuların fiziksel gücüne bağlı. Tüm oyuncuların senkronu o kadar mükemmeldi ki oyun boyunca dekor ya da koreografi ile ilgili seyirciye geçen en ufak bir aksaklık olmadı.

Oyuncu Performansları

Tek kelime ile herkes müthişti. Tüm ekibi tebrik ediyorum. Yalnız bana göre performansları ile izleyiciyi büyüleyen, kendine hayran bırakan ilk üç sanatçıyı sizlere anlatmak isterim. Üçüncü sırada Tybalt karakterini canlandıran Spyros Margkoudakis var diyebilirim. Karakteri adeta yaşıyor ve yaşatıyor. Öte yandan günümüz estetik maduru tiyatro sanatçılarının aksine öyle doğal bir yakışıklılığı var ki, hem yüzünün orijinalliği hem de fiziğinin sağlamlığı ile göz dolduruyor adeta.

İkinci sırada seksen yaşını aşkın yaşı olan sanatçı Roula Pateraki var diyebilirim. Dadı rolünü canlandıran sanatçı, yaşına rağmen bu denli yüksek tempolu oyuna hem tecrübesi hem yeteneği hem de enerjisi ile mükemmel uyum sağlıyor.

Gelelim bana göre oyunun starlığını ilk perdede yakalayan birinci sanatçıya; Şevki Cepa! Şevki’yi çok çok eskiden tanırım. Onlar yeni DT sanatçısı olmuşlardı, ben de liseli bir gençtim. Hepsine çok hayrandım. Yıllardır görmemiştim; yıllar yıllar sonra kendisini sahnede görmek beni çok duygulandırdı. Dünya çapında oldukça önemli bir tiyatro oyununda bu denli başarılı performansını izlemek ise gurur vericiydi. Sesi, kıvrak vücudu, enerjisi ve yeteneği tüm izleyenleri kendine hayran bıraktı. Oyun sonrası gördüm, sarıldım ve gururla tebrik ettim; ayak üstü sohbet ettik. Tevazusu, sevgisi, başarısı daim olsun…

Tüm oyuncuların performansı ayrı ayrı mükemmeldi diyebilirim. Hepsini yürekten tebrik ediyorum.

Sahnede Sürpriz Doğumgünü! 

Takip edenler bilirler, ben çok şanslı bir insan olduğuma inanır ve bunun için hep şükrederim. Türk-Yunan yapımı Romeo ev Juliet’i dördüncü gününde izlememde de büyük bir şans varmış ki sahnede sürpriz doğumgününe denk geldim! Usta oyuncu Roula Pateraki’nin doğumgünüymüş. Oyun sonunda sahneye pasta geldi. Tüm oyuncular ve seyirciler coşku ile usta sanatçının 82inci yaşını kutladı. O ana tanık olmak beni nasıl mutlu etti anlatamam.

Teknik Detaylar

Ses, ışık, dekor, hareket düzeni, danslar, kullanılan etnik müzikler, kostüm tasarımı, görsel efektler hepsi tek kelime ile mükemmeldi. Sadece üst yazıda ara sıra aksama oldu ama bence o da nazarlık olsun. Hiç önemli bir kusur değildi. Emeği geçen herkesi tebrik ediyorum.

Sonuç

Ne yapın edin, bu oyunu mutlaka seyredin! Yaşasın sanat, yaşasın tiyatro!

Künye: 

OYUNCULAR:

Dadı: Roula Pateraki
Juliet: Calliope Chaska
Romeo: Alp Ünsal
Rahip Lawrence: Eray Eserol
Capulet: Nikos Karathanos
Lady Capulet: Maria Diakopanagiotou
Mercutio: Sevki Cepa
Benvolio: Efe Akercan
Tybalt: Spyros Margkoudakis
Paris: Nikos Konstantopoulos
Sampson / Uşak: Dimitris Charalampoboulos

Dekor Tasarımı: Constantinos Zamanis
Kostüm Tasarımı: Olga Evangelidou
Işık Tasarımı: Yakup Çartık
Müzik: Ekin Eti
Hareket Düzeni: Amalia Bennett
Sahne Dövüşü: Haris Georgiadis
Yönetmen Yardımcısı: Dimitris Charalampopoulos

Sahne Amiri: Pınar Alev
Kondüvit: Armağan Çartık
Işık Kumanda: Seda Yılmaz, Gökhan Gülçebi
Yapım Sorumlusu: Katerina Berdeka
Proje Koordinatörleri: Burcu Boran, Roza Kaloudi
Asistanlar: Maria Xydaki, Panuchi Margelos, Ece Sarıçoban, Esra Akbaş
Fotoğraf: Elina Younlali
Video Tanıtım: Fotis Fotopoulos
Fotoğraf ve Video Stil Danışmanı: Haris Souliotis

DT Bültenine buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

 

Bir cevap yazın