
Soyut Dışavurumcu Bir Dostluğun Anatomisi Veyahut Yan Yana
Haluk Bilginer ve Feyyaz Yiğit’in başrollerinde oynadığı, Şevval Sam’ın ise toplamda 1 dakika olmasa bile görünmesi ile renk kattığı, diğer tüm sanatçıların hoş performansları ile bezeli uyarlama bir film, Yan Yana. Sizler için izledim. İşte yorumlarım.
Haluk Bilginer’in yer aldığı kötü bir projeye rastlamadım, severim de kendisini. Naçizane bir izleyici, bir yorumcu olarak Bilginer’i sahnede ya da ekranda görmenin keyifli olduğunu düşünürüm hep. Feyyaz Yiğit’i ise hayatımda ilk kez gördüm. Oyunculuğunu beğendim. Performanslardan bahsedeceğim, önce biraz yapımı inceleyelim.
Euro News‘ten aynen alıntı yapıyorum bu kısmı: 14 Kasım’da vizyona giren “Soyut Dışavurumcu Bir Dostluğun Anatomisi Veyahut Yan Yana,” 2011 yapımı ünlü Fransız filmi “Intouchables”ın Türkiye uyarlaması olarak IMAX formatında gösterime giren ilk yerli yapım olma özelliğini taşıyor.
Mert Baykal’ın yönetmenliğini üstlendiği film, farklı dünyalardan gelen iki adamın sıra dışı dostluğunu konu alıyor. Sanat dünyasının içine kapanmış, bedensel engeli nedeniyle hayata küsmüş bir entelektüel (Haluk Bilginer) ile sıra dışı ve dobra bir karaktere sahip, hayattan keyif almayı bilen genç bir adamın (Feyyaz Yiğit) yolları kesişir. Bu iki zıt karakterin yan yana gelişi, hem mizah hem de duygusallık dolu bir dostluğun hikâyesine dönüşür.
Senaryosu Aziz Kedi, Feyyaz Yiğit ve Mert Baykal tarafından kaleme alınan filmde Haluk Bilginer ve Feyyaz Yiğit’e Hatice Aslan, Bige Önal ve Şevval Sam eşlik ediyor.
Ben filmi sinemada izlemeye gittiğimde öncesinde hiç araştırma yapmamıştım. Filmin ilk yarım saatinde uyarlama olduğunu ve bu uyarlamanın bir Fransız filmden olduğunu anlamam çok kolay oldu. Bunun iki sebebi vardı, ilki gerçekçilikten uzak kurgu, uyarlama olduğunu direkt belli ediyordu. İkincisi de ağdalı ve uzun, uzun uzun, hatta upuzun bir anlatım; tipik Fransız yapımı. Açıkçası izlerken sıkılmadım değil. Çünkü ben sanatsal ürünlerde gerçeğe yakınlık, gerçeğe gönderme arıyorum. Yapımın alt metninin insanlara ilham olabilmesini seviyorum. Bu senaryoda ise Türkiye’de gerçek olması tamamen imkansız bir işleyiş görüyoruz.
Filmde Haluk Bilginer’in canlandırdığı karakter (Refik) fiziksel engelli, über zengin, iyi eğitimli, entelektüel bir iş adamı. Feyyaz Yiğit’in canlandırdığı karakter ise eğitimsiz, görgüsüz, hırsızlık ve dolandırıcılık yapmayı kanıksamış ve kendine hak gören, tek yeteneği Roman bir aileden gelmesinin etkisi ile iyi müzik yapması olan birisi (Ferruh). Ferruh, Refik Bey’in hasta bakıcısı oluyor. E tamam film bu yani, olabilir. Ama Refik Bey’in hayatındaki zengin ve görgülü insanların hepsi nedense insanlıktan nasibini almamış yüzeyseli kötü insanlar. Ferruh ise fakir, eğitimsiz, görgüsüz ama sanatçı ruhlu, aşırı filozof, hayat gustosu olan, sözüm ona mutluluğun anahtarı bir adam. İşte ben bu noktada kopuyorum.
Yıllarca zaten Türk Filmlerinde, Brezilya dizilerinde tüm insanlığa dayatılan böyle bir fikir değil miydi: Zengin, iyi eğitimli ve görgülü insanlar kötüdür, mutsuzdur. Fakir, eğitimsiz, görgüsüz, ilkel formda insanlar çok mutludur, hayattan tat almayı bilir. Zenginlik artık insanlık seviyesinde günümüz dünyasında bir turnusol olmasa da iyi eğitimli, görgülü, entelektüel ve ahlaklı insanların hırsızlık yaptığı, dolandırıcılık yaptığı pek az görülür. Diğer yandaki Ferruh personası güruhundan insanların -özellikle gençlerin- sırf para, şöhret, zenginlik için yapmayacağı kötülük yoktur.
Ben şahsım adına bu romantizmi saçma buluyorum.
Öte yandan filmin ses, görüntü, kostüm, dekor vb detayları harikaydı. Oyunculukların hepsi mükemmeldi. Zaten aşırı oyunculuk gerektiren tek rol Haluk Bilginer’in karakteri idi bence, geri kalan roller standart ve performansı kolay rollerdi.
İzlemeye değer olduğunu düşünüyorum. Herkesin eline emeğine sağlık.
Sevgiler…
2026 Takvimi
Bunları da beğenebilirsiniz

Düğüm Ankara’da İzleyici ile Buluştu
15 Nisan 2024
2024 ASGARİ ÜCRET AÇIKLANDI!
27 Aralık 2023