Blog,  Kültür-Sanat,  Yazılar

Prömiyer Notları: OIDIPUS

OIDIPUS: Galip, Mağlup

Spoiler İçerir!

Beklentimin çok üzerinde bir oyun seyrettiğimi itiraf ederek başlamak isterim. İçerik ve performans beni oldukça etkiledi. Yunan mitolojisinden gelen bir metni “Er Meydanı”na uyarlamak, derin metaforlarla süslemek bence çok iyi bir fikirdi.

Orijinal metin Yunan mitolojisine dayanıyor, Oidipus. Oidipus’u aslında psikologlar ya da psikoloji ile ilgilenenler çok iyi bilirler, çünkü Freud bu hikayenin adını cinsel gelişim teorilerinin birinde kullanmıştır; Oidipus Kompleksi. O kısma girip lafı uzatmayalım, merak edenler arama motorlarına sorabilirler.

Oyun, mühendislikten sanat uzmanlığına kadar on parmağında on marifet öğretim görevlisi Gizem Gürer tarafından uyarlanıp yönetilmiş. Prömiyer sonunda kendisinin anlattığına göre bu oyunu aslında Anadolu Üniversitesi’nde lisansüstü tez olarak çalışmışlar (sanatta yeterlilik). Oyunda iki karakter var, Oidipus ve Kahin. Oyunu izlerken Kahin’in kahinden öte Oidipus’un kaderi, vicdanı, bilinçaltı ve yer yer Oidipus’un kendisini temsil ettiği çok başarılı bir şekilde seyirciye geçiyor. Yunan Mitolojisinden bir hikayeyi Anadolu kültürü ile harmanlayıp, er meydanında sergilemek fikrini yenilikçi ve başarılı buldum. Modern efektlerle de süslenen oyun, sonuna kadar izleyicinin ilgisini üzerinde tutuyor.

Gelelim oyuncuların performansına! Buradan tüm cast direktörü, yönetmen, yapımcı arkadaşlarıma sesleniyorum; Demirel Işık diye bir efsane doğuyor, sakın kaçırmayın! Bir kere oldukça karakteristik, ekrana ve sahne ışığına direkt uygun bir yüz teşkilatı var. Fit vücudu ve esnekliği de cabası. Oidipus karakterini öyle özümsemiş ki son saniyeye kadar bakışı, duruşu, nefes alışı ve tüm mimikleri ile Oidipus’tu. Tebrik ederim, kutlarım. Peki diğer karakteri yaşatan Kerem Arla’ya ne demeli? Oyun sonrası kendisine şaka ile karışık yaptığım yorum şuydu, “azıcık fazla kilona rağmen öyle bir oynadın ki, herkesi büyüledin!” (Aslında kilolu da değil, maşallah yağız bir delikanlı!) Kerem de yakışıklılığı ve yeteneği ile seyirciyi etki altına alıyor oyun boyunca. E şimdi Freud abimizden bahsedince tahmin edersiniz ki oyunda erotizm doneleri de mevcut, ki olmasaydı yanlış ve yetersiz olurdu. Kaldı ki bu iki genç yakışıklıyı yarı çıplak seyretmek başlı başına sanatsaldı. Kerem de Demirel de tiyatro sahnesinde müthiştiler. Bana göre ekrana da çok yakışacak yetenekli, işini seven, başarılı ve cazibeli iki genç. İkisini de yürekten kutluyor ve başarılarının devamını diliyorum.

Son olarak şunu da söyleyeyim, oyun gülmeli, eğlenmeli değil, tamamen sanatsal bir içerik ve kırk dakika boyunca düşündüren, sorgulatan bir oyun. Bunu göz önünde bulundurarak izlemenizi tavsiye ederim. İzleyin, izlettirin. 

Durun! Daha bitmedi! Beni takip edenler bilirler, yıllarca Türkiye’nin ilk elektronik gazetesi ve kültür sanat rehberi olan “elektronikgazete.com“da sinema ve tiyatro yorumları yazıp, aynı zamanda ünlülerle röportajlar yaptım. Ardından yine on binlerce tıklanma alan yazılarım haberin cuk diye oturduğu yer “habercuk.com“da sizlerle buluşmuştu. Halen eski yazılarıma ilgili web sitelerinden ulaşabilirsiniz. Şimdi kendi web sitemde yeni yazılarımı sizlerle paylaşıyorum, üstelik sadece kültür sanat değil, hayata dair her şey. Yeni sitemin ilk kültür sanat yazısı Oidipus prömiyerinden notlar oldu, şans getirsin.

Sevgilerimle…

Göksel Aksel

Bir cevap yazın