“Düş Serserileri” Prömiyeri
Hafta sonu Düş Serserileri isimli oyunun prömiyerine davetliydim. Yoğunluğumdan ötürü epeydir kültür sanat etkinlikleri ile ilgilenemiyordum, benim için çok iyi oldu bu fırsat. Pek sevdiğim iki genç sanatçıyı sahnede izleyecek olmanın mutluluğu ile Tatbikat Sahnesi’nin yolunu tuttum. İşler hiç de beklediğim gibi gitmedi!
İşler beklediğim gibi gitmedi, çünkü ben aslında amatör tiyatro tadında, biraz sade, günlük bir komedi oyunu bekliyordum. Ama ciddi anlamda uluslararası özel tiyatro standartlarında modern bir oyun izledim! Sole Sanat ekibini ve oyuna destek veren Kültür ve Turizm Bakanlığı’nı alkışlıyorum. Ben bu oyunu öve öve bitiremem.
Prömiyerlere giderken genellikle oyun metni hakkında araştırma yapmadan giderim ve beklentimi düşük tutarım; özellikle bu türlü özel tiyatro yapımları olduğunda. Bu sebeple oyunun ilk yarım saatindeyken aklımdan şöyle geçirdim, “galiba Avrupalı ünlü bir yazarın metnini uyarlamışlar”. Metin ve kurgu öyle güzel ki, salondaki herkesi anında içine çekti. Sonra bir de ne öğreneyim, bu mükemmel oyunun yazarı gencecik bir adam, Cantuğ Canpolat. Oyun sonrası kendini bizzat tebrik ettim.
Oyunda kapitalist sistemin parçası olmak zorunda kalmış bir banka çalışanının kendiyle yüzleşmesi ele alınmış. Bu öyle bir yüzleşme ki, çocukluğuna iniyor, geçmişi ile, geleceği ile ve bugünü ile yüzleşiyor. Yüzleşmeler sırasında seyirci hem çok gülüyor hem de ister istemez derin düşüncelere kapılıp kendi hayatını sorguluyor. Araya serpiştirilen metaforlar sağlam etki bırakıyor oyun boyunca.
Beni özellikle şu iki metafor çok etkiledi ve aklımda kaldı;
“Silüetleri kaybolan insanlar ölür”
“Çitlerden atladı, özgürce geziyor”
Hem Yönettiler Hem Oynadılar!
Tabi sadece metnin başarısı değil bu. Oyunun uyarlamasını ve yönetimini aynı zamanda oyunun starları olan Demirel Işık ve Murat Can Çobanoğlu gerçekleştirmiş. Akışı gayet iyi kurgulamışlar. Demirel’i daha önce sahnede izlemiştim ve zaten harika bir sanatçı olma yolunda ilerlediğinden geçen sezon Oidipus yazımda bahsetmiştim. Demirel Işık konservatuar mezunu bir sanatçı, Murat Can da konservatuar son sınıfta. Murat Can’ı ilk kez izledim ve oldukça başarılı buldum. Oyunculukta oldukları kadar yönetmenlikte de gayet başarılı olduklarını gördük Düş Serserileri ile… Demirel’in doğaçlamaları, Murat Can’ın bunalıma giren bankacı yorumlaması; espriler, mesajlar, hepsi çok iyiydi.
Ayrıca tiyatro seyircisi güzel, yakışıklı görünen sanatçı sever. Demirel ve Murat Can oyunculuklarının yanında yakışıklılıkları, endamları ve duruşları ile de seyirciyi büyüledi ve büyülemeye de devam edecekler. Başarıları daim olsun.
Dev Bir Ekip!
Nasıl bir çalışma var arka planda inanamazsınız. Öyle kalabalık bir ekip canla başla çalışmış ki, onlardan bahsetmemek olmaz. Işık ve seste Berkay Bozkurt, Özlem Tekin, Nihat Gürses harika iş çıkarmışlar. Dekor Cengiz Bağlan imzası taşıyor. Modüler bir yapıda olan sade dekor, oyun boyunca şekilden şekile girerek sorumluluğunu hakkı ile yerine getiriyor. Kostümde Zeynep Akdoğan ismini görüyoruz. Oyunun karakteristiğine uygun, dikkat çekici, başarılı kostümler göz dolduruyor. Tüm bu ekipten bahsederken Uygulayıcı Yapımcı Mustafa Zorver‘i de ayrıca tebrik etmek gerek.
Performans sergilemeye perde açılmadan önce fuaye alanında başlayan iki yardımcı oyuncu Bora Mursaloğlu ve Efe Tekman‘ı da tebrik ediyorum. Öğrendiğim kadarıyla bu iki genç de konservatuar öğrencisi. Başarıları daim olsun.
Son olarak eklemek isterim ki, bütün bu başarıyı daha da büyütebilecek tek bir şey var, o da tevazu. Şu anda sahip olduğunuz bu güzel tevazuyu asla kaybetmemenizi, seyircinizi, ekibinizi bugün olduğu gibi daima saygı ve sevgi ile kucaklamanızı temenni ediyorum.
Yaşasın sanat! Yaşasın tiyatro!
Göksel Aksel